TORUNUM ARDA CİHAN VAROL'A (18 Nisan 2013)

Prof. Dr. Asaf Varol

varol.asaf@gmail.com

Gönlümün baharı, geleceğimin manevi teminatı, kokusunu özlediğim altın sarısı saçlı yakışıklı torunum Arda; sabahları uyandığımda mutlaka Didi seslenişini hatırladığım birtanem! Hani derler ya torun sevgisi bir başka, sen doğmadan önce bu söylemi biraz garipserken, dünyaya gelip de ilk defa bir araya geldikten sonra, anladım bu sevginin çok farklı olduğunu.

Yanımda olduğunda huzur ve mutluktan bir başka oluyor yüreğim. Üşenmeden, asla uf demeden, saatlerce saklambaç oynamaktan yorulmayan, aman kalbini kırmayayım diye her türlü kaprisine katlandığım, gerektiğinde sırtıma alıp salonda defalarca uğruna at misali tur attığım, başka biri olmadı hayatımda!

Acaba çocuklarıma gençliğimde yeterince gösteremediğim ilginin suçluluğunu mu telafi etmeye çalışıyorum? Gerçekten de çocuklarımla zamanında yeterince diyalog kuramadığımı düşündüğüm için mi halen ilk ve tek olan torunuma bu denli düşkünüm? Yok, yok haksızlık etme kendine Asaf? kendi çocuklarına da o dönemlerde çok zaman ayırdığını gösteren videolar neyse ki var arşivinde!

Bu torun sevgisi gecelerimi gündüze dönüştürdü. Niye mi? Çünkü aramızda sekiz saatlik zaman farkı var. Gece burada saat 24:00 iken, Amerika'da henüz saat 16:00. Arda'mın kreşten eve dönebildiği zamanlar. Gözüm Tango'da, hani şu akıllı telefonlarda görüntülü görüştürmeyi sağlayan yazılım var ya? Ne güzel şu teknoloji. Dokunamıyorum torunuma, ama cep telefonu ekranında görebiliyorum aslan kuzusunu!

Bazen bekliyorum, yatağa girmeyi uzatıyorum. Belki Arda'm küçücük parmaklarıyla beni görüntülü arayabilir diye? Ama nafile, telefon sessiz, ben yorgun, gene de yatağa gitmemek için ayak sürüyorum ortalıkta. Ben de arayıp rahatsız etmemek için, Arda'm dan bekliyorum ilk teşebbüsü! Bu görüşme hevesimi bir gün sonrasına erteleyerek, yatağa mutsuz girdiğimi fark ediyorum.

Arda'm 18 Nisan'da 3 yaşını doldurdu, mutluyum çünkü bundan böyle beni daha iyi anlayacak. Sevgimi, kendisine düşkünlüğümün farkına varacak. Üstelik Mayıs'ta gurbet elden Dedesine gelecek. Birlikte oynayacağız, Minibüs yolculuğunu çok sevdiği için, yanıma alıp birlikte minibüse binip şehir merkezine gideceğiz geceleri. O da Amerika'da yaşadığı ortamdan çok daha hareketli, renkli ve de cıvıl cıvıl ortamda önceleri şaşıracak, ama sonra bu yaşamdan büyük zevk duyacak.

Bu mektubumu Arda'm şimdi anlayamayacak ama, yıllar sonra büyüdüğünde elbette birileri Dedesinin bu mektubunu kendisine verecek. Kendisi de ileride torun sahibi olduğunda belki beni hatırlayacak ve benim kendisine yaptıklarımı devam ettirecek. Ama bu mektupla kendisinden en çok istediğim husus, anlattığımda kahkahalarla güldüğü ve neşelendiği "Guste" öyküsünü O da ilk torununa iletmesidir.

İyi ki doğdun göz bebeğim, İyi ki varsınız Arda'm, Cihan'ım, Hacer'im, Serkan'ım ve Hayat'ım!